Dinî sorumluluğun ön şartı akıl ve irade sahibi olmaktır. «Aklı olmayanın dini (sorumluluğu) yoktur.» (Hadis)
“Kur’an’da “…Ey akıl sahipleri!...”, “…düşünmüyor musunuz?”, “… aklınızı kullanmıyor musunuz?”,
“Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz
mübarek bir kitaptır.” ayetleri akla, düşünmeye vurgu yapmaktadır.
Kur’an, bilgiyi ve aklını doğru kullanmayan insanları «sağır, dilsiz ve kör» olarak niteler.
Hz. Muhammed (s.a.v.) “Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Şifa buluncaya kadar akıl
hastasından, bülûğ çağına erinceye kadar çocuktan ve uyanıncaya kadar uyuyandan”
İslam’a Göre Bilginin Kaynakları: 1- Selim Akıl (Aklı Selim)
Vehim (Kuruntu), Hayal, Nefsî istekler :
“Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir
şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir.” (Yûnus, 36)
Taklit. Kalabalıkların kabulleriyle sorgulamadan hareket etme.
“…Onlar yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine,
Rableri katından yol gösterici gelmiştir.” (Necm, 23)
.Selim akıl, «fıtrat» kavramı ile ilişkilidir. Fıtrat, Doğuştan hakikati ayırt etme ve İslam’ı kabul etme kabiliyetidir.
“Her çocuk fıtrat üzere doğar…” hadisi insanın temiz (selim) bir karakterde yaratıldığına işaret eder.
Akıl, yaratılışı, ölüm ötesini, dinin inanç ve ibadet esaslarını tek başına kavrayamaz. Akıl, Allah’ı hakkıyla
tanımada, O’na kullukta insana rehberlik etmelidir. Bu da aklın selim olmasıyla mümkündür.
Aklın Bütünüyle Kavrayamadığı, Yanılabildiği, Hataya Düştüğü Durumlar
dinkulturuahlakbilgisi.com
Selim akıl, insanın doğru karar vermesini sağlayan, herhangi bir olumsuzluktan, ortamın
kötülüğünden etkilenmeyen, yaratılışındaki temizliğini ve safiyetini koruyan akıldır.
İslam’da, aklın kendinden beklenen işlevleri görebilmesi için «Akl-ı selim» olması gerekir.
«Önemli olan akıllı olmak değil aklı yerinde kullanmaktır.» (Descartes)